Roza Hakmen ile Söyleşi
Miguel de Cervantes Saavedra’nın La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote kitabı, dünya yüzünde en çok çevrilen kitaplardandır herhâlde. 1605’te İspanya’da basılan bu kitap; İngilizceye 1612’de, Fransızcaya 1614’te çevrilmiş. Türkçeye de aslından ve tam çeviri olarak 1996’da Roza Hakmen tarafından kazandırıldı. Çeviri bir serüven, hele Türkiye’de. Çalışma koşulları, yasal mevzuat… Bilenler biliyor. Don Quijote’nin bir hayranı olan Meraklı Okur Sevgi Serper ve Çevirmen Roza
Don Kişotluğun Lüzumu, Don Quijote’nin Lüzumu
Anlattığımız öyküler muhtemel yaşantılarımızın yayıldığı haritada sivri birer doruk, parlak birer deniz feneri olma gücüne sahipler. Ne olabileceğimizin ya da olmak istemeyeceğimizin gerçekçi değilse bile simgesel nirengi noktaları olabiliyorlar. Hayat dalgalarının heyecanı ve yolculuğun baş döndürücülüğü içinde onları kerteriz alıyoruz, farkında olarak ya da olmayarak. En karmaşık halleriyle bile pür modeller teşkil ediyorlar bize, çünkü hayali karakterlerin ötesinde birer f
Miguel De Saavedra Cervantes
Bundan yaklaşık 450 yıl önce, İspanya'nın Alcala de Heneras kasabasında, -eczacı olduğu da rivayet edilen- yoksul bir sağlık memurunun yedi çocuğundan biri olarak doğmuştu Miguel De Cervantes. Amerika kıtasından İspanya kralına akıtılan zenginliklerin, İspanyol altın çağının başlarıydı o yıllar. Yoksullar için ise değişen pek bir şey yoktu. Ailesi ile Madrit'e taşınan Cervantes, ancak kısa bir süre okula gidebilmiş, eğitimini kendi kendine tamamlamıştır. Edebiyatla ilk tanışm
La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade “Don Quijote”
Don Quijote’yle1 tanışmamın üzerinden elli yılı aşkın bir zaman geçti. Köy Enstitüsü’nde okuyor, yaz dinlencelerini anamın yanında geçiriyordum. Bir iki tarla, küçük bir bahçe, bir inek, birkaç koyun, yaşlı bir eşek, daha anasının memesi ağzındayken çayırlarda hoplayan üç beş kuzu... bizi mutlu etmeye yetiyordu. Öyle bir mutluluk ki, avlu komşularla, onların büyüklü küçüklü çocuklarıyla dolup taşıyordu. Avlunun onur konuğu, ayrıntılı adıyla ‘La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don
YAZAR VE OKURUN CERVANTES’ IN KALEMİNDE BULUŞMASI
Çağdaş bir metin olarak tanımlanan Don Quijote, edebi yazım tekniklerinin denenmemiş olduğu, okur olmaya aday orta sınıfın henüz net olarak tanımlanamadığı bir dönemde doğmuş ve bugün romanın ilk örneği olarak nitelendirilmektedir.
Bu konu ile ilgili olarak Jale Parla, Don Kişot’tan Bugüne Roman adlı yapıtında, Cervantes’ in Don Quijote ile romanı keşfedip keşfetmediği hususunun tartışılabilir olduğunu, ama romanın bir yazar için en kışkırtıcı iki yönünü keşfettiğini idd
Don Kişot 400 yaşında!
Dördüncü kez ‘dalya’ diyen, antikahramanlarla süperkahramanların önde gideni Don Kişot, kalpleri fethetmeye devam ediyor. ÜZGÜN görünümlü şövalye Don Kişot, bu yıl 400. yaşına basıyor. Bazı kayıtlara göre, Miguel De Cervantes’in başyapıtı sayılan ''Don Kişot''un ilk bölümü 1605 yılının Ocak ayına kadar Madrid’de bulunamasa da 1604 yılının Noel arifesigeçmiş,e kaplanmış bir zırhı’ bulunan bu açık yürekli centilmen, ‘hakkından gelinecek kötülükler ve düzeltilecek yanlışlar’ bul
Rüzgâra Karşı Yüzyıllarca Direnmek ya da Cervantes
Bundan yaklaşık 450 yıl önce, İspanya’nın Alcala de Heneras kasabasında, yoksul bir sağlık memurunun ya da bir eczacının (tam olarak bilinmiyor) yedi çocuğundan biri olarak doğmuştu Miguel de Saavedra Cervantes. Amerika Kıtası’ndan İspanya Kralı’na akıtılan zenginliklerin, İspanyol altın çağının başlarıydı o yıllar. Yoksullar içinse değişen pek bir şey yoktu. Ailesi ile Madrid’e taşınan Cervantes, ancak kısa bir süre okula gidebilmiş, eğitimini kendi kendine tamamlamıştır. Ed
Don Kişot
“Aylak okur: Bu kitabın, zihnin, düşünülebilecek en güzel, en zarif, en akıllıca ürünü olmasını isterdim; buna yeminsiz inanabilirsin. Ancak, tabiat kanununa karşı çıkamadım; tabiatta her şey, benzerini doğurur. Benim kısır, gelişmemiş, zekâm da, her türlü rahatsızlığın hâkim olduğu, her türlü hazin sesin duyulduğu bir hapishanede doğmuşçasına kuru, kırışık, maymun iştahlı ve çok çeşitli, kimsenin aklına gelmeyecek düşüncelere boğulmuş bir evlâttan başka ne doğurabilir!.. Ama
Şövalye eskisi Don Quijote
Edebiyatçıların "tarihte ilk roman" saydıkları Don Kişot, o devir İspanya'sını çok farklı bir üslupla anlatır. Evet memlekette Kral vardır ama feodal yapı da dağılmamıştır. Don Kişot kolay gaza gelen ve getiren, hayatını hiçe sayan, inandırıldığı değerler uğruna savaşan, lakin fedakarlığının karşılığını alamayan bir şövalye parçasıdır. Hasılı Cervantes inceden inceye makara yapar, çaktırmadan sistemle hesaplaşır. Efendim, Alonso Quijada şövalye hikayeleri ile bozmuş, huysuz b